Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ikincisi Atina’da yapılacak istikşafi görüşmelerden evvel sarfettiği, “Stratejik dış siyaset amacımız Kıbrıs’taki Türk işgalini sona erdirmektir” kelamlarına sert karşılık verdi. Erdoğan, “Eğer sende hakikaten bir barış arayışı varsa; bana meydan okuma, haddini bil. Şayet haddini bilmezsen demek ki sen masayı tekmeledin, masadan kaçtın. Biz seninle masaya oturamayız. Sen kimi dağlara güveniyorsun. O güvendiğin dağlara kar yağdı, hiçbirinden sana yarar gelmez. Fakat biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Yola da bu türlü devam ederiz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın” dedi.
AK Parti küme toplantısında konuşan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
BİRİNCİ SİVİL ANAYASA: TBMM’yi yeni ve tarihi bir misyon bekliyor. Islahat paketimizin çatısını oluşturan yeni anayasa teklifimizi, kabine toplantımızın akabinde milletimizle paylaştık. MHP’nin de bu teklife olumlu bakmasıyla inşallah Türkiye, tarihinde birinci kez sivil bir anayasa hazırlama bahtına sahip olmuştur.
KOŞULLAR UYGUN: İktidarımızın birinci devirlerinde vesayetin kanlı cinayet oyunlarından vesayet kurumlarının ve medyanın küstah meydan okumalarına kadar kaç demokrasi ayıbıyla karşı karşıya kalmıştık. Daima yeni ıslahatlarla sistemi iyileştirme gayretinde olmamıza karşın darbe anayasasının ruhundan kaynaklanan anaforlar bir türlü bitmek bilmedi. Attığımız her adımda sorunun eklektik formüllerle, yamalarla, onarımlara çözülemeyeceği gerçeğiyle bir sefer daha karşılaştık. Bugün artık hem vesayetin gücünü kırmış hem darbe niyetlilerine bildirisini açıkça vermiş bir Türkiye var. Yani yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için kurallar pek uygun.
TÜM PARTİLER OLMALI: Anayasalar tabiatları gereği mümkünse toplumun tamamının ancak kesinlikle kahir ekseriyetinin dayanağını almak mecburiyetindedir. Tercihimiz tüm siyasi partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi bir uğraş göstereceğiz lakin şu yahut bu sebeple kimi siyasi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz milletimizin tüm kısımlarıyla oturup konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını kesinlikle temin edeceğiz. Bu o denli bir metin olsun ki Türkiye Cumhuriyeti’nin 150’nci, 200’üncü yılları kutlanırken bu çalışma tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin; anayasa hukuku literatüründe tüm dünyada örnek gösterilsin; başka toplumlara da ilham versin.
ÖZET ÇERÇEVE: Cumhur İttifakı olarak bu mevzuda tam bir anlayış birliği içindeyiz. İnsan Hakları Hareket Planımızda yeni anayasa sıkıntısıyla ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacağız. Partilerimize, akademisyenlerimize, üniversitelerimize, STK’larımıza, medya mensuplarımıza davette bulunmak istiyorum: Gelin daima birlikte yeni anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Ortak taraflarda zati bir sorun yok. Farklı görüşleri tekrar tekrar konuşalım, tartışalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasasıyla değil yeni sivil bir anayasayla karşılayalım. Son karar elbette milletimizin olacaktır.
BORÇLANMA TARTIŞMASI: İzmir’deki Çiğli tramvayı temel atma merasiminde konuşan CHP Genel Lideri, kendi belediyesinin Hazine’den daha uygun kaidelerde borçlandığını övünerek anlatıyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bütçesinin neredeyse 2.5 katı borçlu bir belediye olarak, bu türlü bir borçlanma hakkına sahip değildir Bay Kemal bunları öğren. İkincisi, belediye bu finansmanı müsaade aldığı periyotta gerçekleştiremediği için aslında şu anda bu türlü bir borçlanma müsaadesine de sahip değildir. Üçüncüsü ortada borçlanma müsaadesi bulunmadığı için belediyenin şu yahut bu oranla rastgele bir kredi kullanımı da kelam konusu değildir. Dördüncüsü proje finansmanı kredileriyle bütçe finansmanı için yapılan tahvil ihraçları, kurallarından vadesine kadar birbirleriyle ilgisi olmayan, mukayesesi dahi yapılamayacak mevzulardır. Beşincisi, Kılıçdaroğlu iktisattan ve sayılardan anlayan birisi olmadığı için Hazine’nin altyapı yatırımlarımız için sağladığı memleketler arası finansman kredilerinin koşullarının, kendi bulduklarını argüman ettikleri krediden aslında daha uygun olduğunu da bilmiyor. Tamamıyla bilgisiz. Hazine ve Maliye Bakanlığı rastgele bir tahvil müsaadesi vermedikten sonra hiçbir belediye bu biçimde bir borçlanmaya gidemez, evvel bunu bilmen lazım. Ve bu sonunda bana gelir; benim de bunu onaylamam gerekir. Ben onamadan birebir biçimde bu türlü bir dış borçlanmayı yapamazsın.
DİNLİYORUZ: CHP’nin başındaki zat, siyaset ismi altında yüzsüz ve onursuz bir yolu ısrarla partisine ve ülkeye dayatıyor. Son günlerde bu partiden ayrılanların hem eski partilerine hem bize yönelik tenkitlerini dikkatle dinliyoruz. Katıldıklarımız var katılmadıklarımız var. Yaşananları milletvekili ödünç verme sistemi üzere yapay değil doğal bir süreç olarak görüyoruz. Başka partilerden istifa edenleri coşkuyla karşılayanların CHP’deki istifaları yerden yere vurmasını da ibretle takip ediyoruz.
MASADAN KAÇTIN: Kıbrıs sorunu, Türk ve Kırbıs halklarının ortak davasıdır. Ben açıklama yapıyorum ‘Miçotakis ile görüşebiliriz’ diyorum, bir de bakıyorum Miçotakis meydan okuyor. Sen meydan okuduktan sonra biz seninle nasıl bir ortaya gelelim? Evvel haddini bileceksin ya. Şayet sahiden bir barış arayışı varsa sende; bana meydan okuma haddini bil. Şayet haddini bilmezsen demek ki sen masayı tekmeledin, masadan kaçtın, biz masadaydık.
Bu halde gitmesi halinde de biz seninle masaya oturamayız. Neyinize güveniyorsunuz ya? Şayet bir yerlerden takviye geleceğine inanıyorsanız, güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Nereden ne gelirse gelsin şunu bilin ki Türkiye dimdik ayaktadır, yerindedir, gereğini de gerektiği vakit yapmasını bilir. Miçotakis’e bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum: Bak sen kimi dağlara güveniyorsun. O güvendiğin dağlara kar yağdı, kar; hiçbirinden sana yarar gelmez. Lakin biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Yola da bu türlü devam ederiz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın.
DÜNYA BİLMELİ: Kıbrıs’ta iki devletli tahlilden öteki çıkış yolu kalmamıştır, ister kabul edersiniz ister etmezsiniz. Artık federasyon mederasyon diye bir şey yok, geçin artık o işleri. Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır Adada süren çözümsüzlüğün mağduru olmasına daha fazla müsaade vermeyeceğimiz tüm dünya bilmelidir. Bugün yardımcım Fuat Beyefendi ile bir arada geniş bir grup KKTC’ye gidiyor; orada geniş bir çalışmayı başlatacağız. KKTC’yi tekrar ayağa kaldıracağız.
‘İzmir’e suyu biz getirdik’
Erdoğan, konuşmasında salondaki vekillere CHP’li belediyelerle AK Partili belediyeleri karşılaştıran iki görüntü izletti. Görüntülerin akabinde Erdoğan, “Ayda bir bu cins kimi başlıklarda imajlı konuşmalarımı gerçekleştireceğim. Zira insan unutur; devamlı hatırlatmamız gerekiyor. Öbür dermanımız yok” diye konuştu. Erdoğan, “Suyunuz yoktu; DSİ’ye verdiğim talimatla İzmir’e suyu biz getirdik. İstanbul’un, Ankara’nın barajlarını da biz yaptık. Bu barajlar sayesinde bugün İstanbul susuzluğu yaşamıyor” tabirlerini kullandı.
‘Pencereyi kapatın’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında sol üst tarafında kalan pencerenin kapatılmasını istedi. Vazifelinin, pencereyi kapattıktan sonra küme toplantısı bitene kadar iki eliyle perdeyi sıkıca tutması dikkati çekti.
Milliyet