Nilay Deniz, yeni kuşağın parlayan yıldızlarından biri… Dala çok genç yaşta adım attı. “Zor bir seyahatti… Lakin üstesinden geldim, geliyorum” diyor. Rol aldığı her projede kendini kanıtlayan oyuncu, Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Çatı Katı Aşk’la serüvenine devam ediyor. Deniz’le projeyi, aşka bakışını ve mesken hayatını konuştuk.
– ‘Çatı Katı Aşk’ın genç bir takımı var. Sette gücünüz nasıl?
Dediğiniz üzere dizi grubumuz genç bir takım… Çok eğlenceli, birebir vakitte çok disiplinli ve çalışkan bir grup var. Bu kadar yoğunluğa karşın her daim gücümüz yüksek.
– Canlandırdığınız Yasemin biraz asabi, haksızlığa gelemeyen ve tuttuğunu koparan biri. Nilay Deniz nasıl biridir? Karaktere benzeyen taraflarınız var mı?
Her öğrenci üzere Yasemin’in de güçlü bir hayatı var. Tek başına ayakta kalmaya çalışan genç bayanlardan biri. Ailesi Balıkesir’de, babası hasta… Tesadüf yapıtı mahallelinin hayatına palavralarla dahil oluyor. Lakin sonrasında daha samimi ve hayatını değiştirecek beşerlerle bir yaşama başlıyor. Çok hoş bir iş ‘Çatı Katı Aşk’. Beni çok heyecanlandırdı. Karekteri okuyunca, “Yasemin benim” dedim. Ben de haksızlığa gelemem. Bana ya da bir diğerine yapılmasına göz yumamam!
– İzleyici ‘Çatı Katı Aşk’ı çok sevdi. Bu başarıyı bekliyor muydunuz?
Olağan ki… Her dizide çok emek var. Bizim dizide de o denli… Samimi, sıcak, beşerler artık gülmek ve keyif almak istiyor. Bu ortada dram da var. Fakat her şey çok tadında. Bu nedenlerden ötürü herkesin çok beğendiğini düşünüyorum.
– Dizideki üzere gerçek hayatta da kolay palavra söyler misiniz?
En beceremediğim şey palavra söylemektir. Evet oyuncuyum, her role girerim lakin palavra söyleyemem, ağzıma yüzüme bulaştırırım. Çok dürüstüm. Hayatta da daima bu yüzden kaybediyorum.
– Büyük konuşup başınıza gelen bir şey oldu mu?
Büyük konuştuğum her şey başıma gelir…
– Genç yaşta birçok projede başrol oynadınız. Hırslı biri misiniz?
Hiç değilim. Aslında birazcık hırslı olmayı isterdim. Dediğiniz üzere çok genç yaşta başladım, güç bir seyahatti… Lakin üstesinden geldim, geliyorum.
– Dalda kendinizi bir yarışın içerisinde hissettiniz mi hiç?
Ben hayallerinin peşinden giden biriyim. Gerçekleşen her hayalim bir sonrakini doğuruyor. Yarış demeyelim de
gayem gidebildiğim yere kadar gitmek, her vakit yaptığımın daha iyisini yapmak.
– Aşk sizin için ne söz ediyor?
Aşk çok rastlantısal bir şey. Daima bir şey de değil. Anlık olarak oluşuyor ve sonra devir periyot karşındakini keşfettikçe tekrarlanıyor. Aşkın vakti ve yaşı yok.
– Anadolu Yakası’nda sakin bir mahallede üç köpeğinizle yaşıyorsunuz. Eşinizle konuttaki hayatınızı nasıl anlatırsınız?
Evet, üç köpeğimiz var. Onların rahatı için bahçeli bir meskende yaşamak istiyorduk. Müstakil bir mesken ve sessiz sakin bir mahallede olmayı tercih ettik. Aslında kentin kalabalığına gün içinde çok karışıyoruz. Anadolu Hisarı çocukluğumu hatırlatıyor. Her şeyin bir ortada olduğu, kentin içinde, ulaşımı çok kolay ve sakin… Set dışında köpeklerimizle sade ve sakin bir hayat yaşıyoruz.
– Söke’de küçük bir kasabada büyümüşsünüz. Kentin kaosundan kaçışınız bu yüzden o vakit…
Söke, küçük bir yer. İstanbul’a birinci geldiğimde biraz huzursuz oldum. Fakat birebir vakitte keşfettikçe büyülendim. Ancak kentin kaosundan da kaçış noktam meskenim. Kendim için en konforlu alanı yaratıyorum. En keyifli olduğum yer konutum diyebilirim.
‘Gözlemleyerek öğrenmeyi seviyorum’
– Eşiniz Erçin Karabulut’la tekrar birebir projede çalışmak ister misiniz?
Neden olmasın? Daha evvel birlikte üç proje yaptık. İkisinde arkadaştık, ‘Dayan Yüreğim’in sonlarına yanlışsız
bağlantımız başladı. Sonra da evlendik.
– Birebir bölümde olmanızın ne üzere avantajları var?
Tıpkı dalda olduğumuz için birbirimizi anlamak daha kolay. Teknik manada ondan çok şey öğreniyorum. Güzelimize giden ya da gitmeyen her şey hakkında daha rahat konuşabiliyoruz. Pratik olmakta öğretileri işime yarıyor. Ben esasen gözlemci biriyim, gözlemleyerek öğrenmeyi seviyorum. Fikirleri benim için çok bedelli.
– ‘Çatı Katı Aşk’, Yeşilçam tadında bir iş. Size gelen yorumlar nasıl?
Yeşilçam tadında sıcak, mahalle ve aile öyküsü. Bu aileye iki genç palavralarıyla katılıyor. Güldürü ile dramı yanlışsız orantılı ve çok tadında bir iş.
– İnternetteki sözlüklerde sizi Gülşen Bubikoğlu, Necla Nazır, Ebru Cündübeyoğlu’na benzeten olmuş. Siz kendinizi benzetiyor musunuz?
Sağ olsunlar. Hepsi birbirinden pahalı ve beğendiğim oyuncular. Benzetilmek gurur verici, umarım onlar kadar başarılı
olabilirim.
Milliyet