Hadise mahalline gittiğimde saat 17:00’ye geliyordu. Üç bakanın yanı sıra etraf vilayetlerden de gelen yardım ekipleri, polis, jandarma ve lokal yetkililerle doluydu vaka mahalli. Mısır tarlalarıyla çevrili yolun etrafındaki itfaiye ve ilkyardım ekiplerinden bir kısmı buldukları gölgede dağıtılan yiyecek ve içecekleri paylaşıyordu. Bir yanı ormanla çevrili tepelik çok geniş bir sahadaki fabrikanın dış kapısına kadar gittim. Kompetan Çavuş, “Olay Mekanı Girilmez” şeridinin çekildiği noktadan içeri basının alınmadığını söyledi.
Kaygılı bekleyiş
Tam o noktada alanda duran ikaz tabelaları dikkatimi çekti. Hepsinde de “Ateşle yaklaşma”, “Önce iş güvenliği. İş güvenliği bu noktadan itibaren başlar” üzere ihtarlar yazıyordu. Fabrika giriş kapısı önündeki çimlerde duran bu tabelalar, yanı başlarındaki metal modülü üzere zahir ki yukarılardan uçtu buralara…
Jandarma geçit vermeyince giriş kapısının önündeki fındıklıkta bekleyenlerle sohbet ettim. “Başka bir birimdeydim, birinci patlamadan sonra kendimi dışarı attım. Benimle birlikte 20-30 kişi kaçıyordu. Konuta gidip, tulumumu bile çıkarmadım, burada bekliyorum. Zira akıbetini merak ettiğim akrabalarım, mesai arkadaşlarım var içeride.
“Kardeşim kayıp, babam az evvel içeri girdi, ölüsünü ya da dirisini bulamadı.”
Savaş ortamı üzere
Kaygılı bekleyişi süren kişilerin yanından ayrılıp, aradan geçen onca saate karşın vakit zaman havai fişeklerin patladığı fabrikayı yakından görebilmek umuduyla fundalık ve ormanlık arazinin içine daldım. Çalılar ve dikenler arasında bir müddet yürüdükten sonra devasa beton bloğu kaldırıp, altında canlı olup olmadığını öğrenmeye çalışan AKUT ekibinin yanına kadar gittim.
Fabrikadan yüzlerce metre uzaktaki koca ağaçlar arasında patlamanın tesiriyle kökten kopanlar da vardı, parçalananlar da… Kimi ağaçların kısımlarında patlamanın tesiriyle havaya savrulan kesimler vardı.
Hala duman kokularının yükseldiği meydandan biraz daha yukarı çıktım. Önümdeki fabrikanın ayakta kalan kısımlarında patlayan havai fişeklere karşın çalışan yardım ekipleri… Önümde depodaki patlamadan sonra oluşan kocaman çukur, sağ tarafımda hala duman çıkan yıkık bir bina ve önünde yangın vanası ve hortumu. Oraya hakikat giderken patlamanın tesiriyle etrafa savrulanlar arasında bir şey dikkatimi çekti.
Molozlar arasında KPSS Soru Bankası
“KPSS Umumî Yetenek Türkçe Soru Bankası” kitabı vardı molozlar arasında. Kitabı alıp, inceledim, isim göremedim, lakin sahibinin bayağı soru çözdüğünü söyleyeyim. Kamu çalışanı olabilmek için imtihana hazırlanan fabrika çalışanının durumunu merak ettim, lakin öğrenemedim. Kim bilir ne hayalleri vardı, hepsi yarım kaldı?
Yardım hizmetlilerinden birine, önündeki bu yangın söndürme istasyonuna karşın bu binanın nasıl yanmış olabileceğini sordum, dediği şuydu:
“Öylesine şiddetli patlamalar oldu ki, metrelerce uzaktaki ağaçlar koptu. Patlamayla birlikte etrafa yayılan alev topu, ulaştığı her taraf üzere burayı da yaktı.”
18.30 sularında ayrılırken hala havai fişekler patlıyordu vaka mahallinde.
Milliyet