Cumhurbaşkanlığı Spor Başdanışmanı ve Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, MİLLİYET’e önemli açıklamalar yaptı… ‘İnşallah bir an önce ülke olarak bu zorlu süreci en az hasarla atlatır normale döneriz. Buradan tekrar hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına da sabır ve başsağlığı diliyorum” diyerek konuşmasına başlayan Türkoğlu, Ümit Avcı’nın sorularını yanıtladı…
Futbol liglerin oynatılacağı açıklanınca gözler size çevrildi ama siz aksi bir karar verdiniz, bu süreç nasıl işledi?
Biz eski basketbolcular olarak bu markanın ve bu branşın zarar görmemesi için dikkatle çalışan bir ekibiz. Zaman zaman hatalarımız da oluyordur ama kesinlikle bir art niyet olmadığını, iyi niyetle hareket eden bir ekip olduğumuzu söyleyebilirim. Bu süreç kolay olmadı. Bir markanın değerini korumak gerekiyor. Kulüplerimizle, sponsorlarımızla görüşmeler yapıldı. Buradan göreve geldiğimiz günden bu yana desteklerini hiç esirgemeyen sponsorlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum. Önceliğimiz kesinlikle sağlık oldu. Bizim bağlı bulunduğumuz en üst makam olan FIBA’nın tüm organizasyonlarını iptal etmesi, takımlarımızdaki birçok yabancı sporcunun ülkesine dönmüş olması gibi etkenleri düşündük. Sağlık ve operasyon olarak baktığımızda bence en doğru kararı verdik. Bu 1,5 ay önümüzdeki yıllara çok büyük zarar verebilirdi. Zaten kulüplerimizin de çok büyük bölümünün istediği buydu, bu karar da daha önce yaptığımız tüm işler gibi kulüplerimizde birlikte alındı. Burada sağlık çalışanlarımıza tekrar minnetlerimizi sunalım. Onların büyük çabasıyla her şey kontrol altına alındığında kulüplerimiz de gelecek yılın planlarını daha doğru şekilde yapacaktır.
Anadolu Efes Coachu Ergin Ataman’ın aceleyle alınmış bir karar eleştirisi var ama oyuncular ise hep olumlu görüş bildiriyor. Gerçekten bu kararı aceleyle mi aldınız?
Bu pandeminin başlangıcını hatırlayalım. Biz bu risk oluştuğu anda sadece 1 vaka varken, seyircisiz oynama kararı aldık. Maçları da her türlü önlemi alarak sporcularımızın hiç riske girmeyeceği şekilde oynattık. O sırada bize gelen eleştiriler, ‘Avrupa’da maçlar iptal edildi, siz niye oynatıyorsunuz’ şeklindeydi. Sayın bakanlarımızla yaptığımız istişareler sonucunda maçların bu şekilde oynanmasının da vaka sayısına bağlı olarak risk oluşturacağına karar verdiğimizde ligi sonlandırdık. Ligi sonlandırdığımız Mart ayının ortasından son kararı açıkladığımız güne kadar çok detaylı araştırmalar, çalışmalar, görüşmeler yapıldı. Acele etsek hemen iptal kararını da açıklardık. Bu döneme kadar bekleme nedenimiz, süreçle ilgili gelişmeleri takip etmek, önümüzü görebilmekti. Ama bu virüsle ilgili olan belirsizlik ve kalan sürenin tüm takımların yeniden toplanıp çalışmaya başlaması için yeterli olmaması sonucu bu karar ortaya çıktı. Bu konuda herkesin eleştiri yapma hakkı vardır, saygı çerçevesinde olduğu sürece. Biz kulüp yöneticileriyle, yani başkan ve kulübü yöneten idarecilerle yaptığımız görüşmelerde 16 takımın 13 tanesinin isteği bu yönde olunca, biz de değerlendirmemizi yapıp, bu kararı verdik.
Sakatlık riski de söz konusu olacaktı elbette…
2 hafta yeter deniyor da bu gerçeği yansıtmıyor. En az 3 hafta lazım, normali de 4 hafta aslında oyuncuların hazır olabilmeleri için. Karantina süreçlerini de hesaba katarsak, bizim başlama tarihimiz temmuzun ortası olacaktı. Önümüzdeki senenin yoğun takvimi nedeniyle ligi bitirmeyi de çok erteleyemezdik. Bu tehlikeliydi. Bir de en önemlisi bizim adaletli davranmamız gerekiyor. Bir takımın yabancısı gelecek, diğerinin gelmeyecek ve bir anda ligdeki sıralamalar da fazlasıyla etkilenecek. Bu da haksızlık olacaktı. Bunların hepsi planlanarak, konuşularak, hesaplanarak yapıldı. Biz adaletten, şeffaflıktan, eşitlikten bahsederken bunun aksini yapamazdık. Pandemi nedeniyle hepimizin zorlanacağı bir süreçle karşı karşıya olacakken takımların gelecek sene ile ilgili planlama yapmalarının daha sağlıklı olacağını da düşündük.
Şimdi gündeminizde mali kriterler var. Aslında çok zor bir döneme denk geldi bu da… Esnemeler yaşanacaktır mutlaka, bu kriterler ne kadar uygulanabilir olacak…
Her şeyi göz önünde bulunduruyoruz. Bu sürecin ülkemizi, sporu, sponsorlarımızı ne kadar etkileyeceğini matematiksel olarak bilmiyoruz. Ancak hayat normalleşince, uçuşlar başlayınca, ticaret normale dönünce ancak bunu net olarak görebiliriz. Bu da bir iki ay sonrası demektir. Biz bir kaliteyi hep korumak istiyoruz. Çok değerli markalarla çalışıyoruz. Basketbol olarak yayıncı kuruluştan çok önemli rakamlar alıyoruz. Onların da bizden istediği kalitenin korunması. Kulüplerle görüşülüyor ama inan çok fazla değiştirme niyetinde değiliz kararlarımızı çünkü seviyeyi korumamız gerekiyor. Ben bu markayı çok daha iyi yerlere getirebileceğimize, basketbola daha çok önemli yeni sponsorları çekebileceğimize, sizlerin de katkısıyla bilinirliliğini yükselteceğimize inanıyorum. Tekrar şunu vurgulamamız lazım; bu bizim tek başımıza aldığımız bir karar değil. Geçen sene kulüplerle bir araya gelerek aldığımız kararlar ve bu sene de onları uygulamak için tekrar görüşüyoruz.
Geçen yıl yine kulüplerle görüşmüş ve yabancı sayısını 6’dan 5’e indirmiştiniz. Milli Takım Coachu Ufuk Sarıca 4+1’i tekrar gündeme getirdi. Bu da olasılıklar arasında mı?
Biz her türlü teklife açığız. Ufuk Sarıca hem milli takım hem de Pınar Karşıyaka’nın antrenörü olarak fikrini beyan etmiş. Onun fikirlerine de saygı duyuyoruz. Bu konu da daha önce olduğu gibi kulüplerin talepleri doğrultusunda yeniden gündeme gelebilir. Oturup tartışırız bunu, bize neler katabilir diye. Markamıza bir olumsuz süreç yaşatır mı diye düşünürüz. Ama senin de söylediğin gibi 6’dan 5’e indirmemiz bile Türk oyuncuların dakikalarını ciddi şekilde artırdı. Bu ileriki yıllarda hem bu arkadaşlarımızın kendi kariyerlerine hem de milli takıma olumlu yansıyacaktır.
Bu yıl sonunda Federasyon seçimleri vardı. Ancak Olimpiyatlar ertelendi, seçimler de ertelenir mi, genel kanı o yönde?
Bu konuda net bir karar verilmedi. Bakanlık da bu konuda bir çalışma yapıyor. Ama bence de mantıklı olan bir yıl ertelenmesi gibi gözüküyor. Çünkü bazı federasyonların başarı kriteri hep olimpiyatlardı. Yönetmeliklerde de bu nedenle olimpiyat sonrası olarak belirtilmiştir. Ama son kararı Spor Bakanlığımız verecektir.
MÜJDEMİZ OLACAK
Pandemi nedeniyle birçok şeyin ertelendiğini söyleyen Başkan Türkoğlu, “Ancak çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah hayat normale döndüğünde tesis konusunda güzel haberlerimiz olacak” dedi
Yabancı sayısı, Gençler Ligi, TBF Akedemi, Antrenör kriterleri gibi çok önemli hedeflerinizi gerçekleştirdiniz ama sizin için en büyük hedef Abdi İpekçi Spor Salonu yerine yapılacak tesisti… O konuda durumumuz nedir?
Biz yenilikçi bir federasyon olduğumuzu her fırsatta göstermeye çalışıyoruz. Saydığın tüm çalışmalarla birlikte hazırlanan Basketbol Aşkı kitabı, basketbol kariyerlerinden sonra arkadaşlarımız için Bahçeşehir Üniversitesiyle online şekilde açtığımız yöneticilik eğitimi, buna hakemlerimizi de katacağız ve yüz yüze devam edeceğiz… Bunlar önemli değerlerdi. Ama Türk Basketbolu’na katacağımız en büyük değer, Zeytinburnu’nda Abdi İpekçi arazisine yapacağımız dev tesis olacaktır. İçinde 10 bin kişilik bir salon bulunan, 4 antrenman salonu bulunan, otelinin, yeme içme alanlarının, müzesinin olacağı kapsamlı bir kompleks. Bu basketbolumuzun gelişimini hızlandıracaktır. Hep dile getiriyoruz, Basketbol Federasyonumuz’un kendine ait bir tesisisin bulunmaması utanç vericiydi. Göreve geldiğimizden bu yana hep söylediğimiz buydu. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bakanımız ile istişare halindeyiz, inşallah yakın zamanda sizlere onunla ilgili de güzel bir sürprizimiz olacak. Pandemi nedeniyle çoğu şey durdu ama biz bu konuda çalışmalarımıza devam ediyoruz, inşallah kısa zamanda herkesle paylaşacağız…
Orlando Magic sürekli sosyal medyadan sizinle ilgili paylaşımlar yapıyor, bir mesaj mı var burada?
Mesaj demeyelim ama sosyal medya hesaplarından sağ olsunlar çok güzel paylaşımlar yapılıyor benimle ilgili. Gerçekten mutlu oluyorum. Çünkü sporculuğumun dışında karakter olarak da insan olarak da güzel izler bırakabilmişim demek ki… Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra insanların sizi bu şekilde hatırlıyor olması bir sporcu için çok kıymetlidir diye düşünüyorum.
Sizin de ‘instagram’da ‘hedo79’ ve ‘twitter’da da ‘hidoturkoglu15’ adlı hesaplarınız var… Paylaşımlarınız artacak mı?
Artık instagram ve twitter hesaplarıma biraz daha zaman ayırmayı düşünüyorum. Sen hep insanlara daha çok ulaşmak, mesajlar vermek için bunun gerekli olduğunu söylüyordun bana ama bazen iş yoğunluğuna kaptırıyorsun kendini. Ama bundan sonra daha fazla paylaşım yapacağım…
Bu dönemde eski maçlarınızı izliyorsunuzdur… Kızlarınız Ela ve Mina’nın tepkileri nasıl?
Küçük kızım Mina çok ilgilenmiyor, arada ‘A babam televizyonda’ dedikten sonra kendi işine bakıyor ama Ela daha ilgili. O zaman küçüklüğünden beri hem ABD’de hem milli takım süreçlerinde takımın maskotu gibi. Otobüste, uçakta hep abilerinin yanında olur. Geçen yıl Orlando’ya maça gittiğimizde oradaki 20 bin taraftarın uzun süre geçmesine rağmen beni alkışlamalarına anlam veremiyordu. Şimdi maçları izledikçe daha çok oturtuyor nedenlerini…
Eski smaçlarınızı izlediklerinde şaşırmıyorlar mı?
Kariyerimde çok fazla smaç olmadığı için biraz şaşırıyorlar. Genelde son saniye atışlarını görmüşlerdi. Geçtiğimiz günlerde Ukrayna maçında yaptığım bir smaç paylaşılmıştı, gerçekten o benim de hoşuma gitti. Çocukların ilgisini smaçlar çekiyor haliyle… Hala bir yere ziyarete gittiğimde ‘Hidayet abi bir smaç basar mısın’ diyorlar bana… NBA’e ilk gittiğim yıllarda daha zayıftım, daha çok sıçrayabiliyordum. Onları izleyince Ela’ya ‘Bak baban neler yapıyordu’ diye takılıyorum…
NBA demişken Last Dance gündemde ve tekrar Jordan mı, Kobe mi, LeBron mu tartışmaları çıktı. Sizce?
Bana kızım hep sorardı dünyanın en iyi oyuncusu kim diye, ben de Michael Jordan derdim. Ama yaşları küçük olanlar izledikleri gördükleri oyuncuları söylüyorlar. 13-14 yaşındaki çocuklara sorduğunuzda Curry der, çünkü onun şampiyonluklarını izledi. Daha sonra LeBron, Kobe, Harden, Durant gibi isimlerin öne çıktığı dönemler olmuştu ama ben hep kızıma Jordan dedim. Ondan sonra da Kobe gelir. Şimdi Last Dance’ı izledikçe o da Jordan’ın ne kadar inanılmaz bir basketbolcu olduğunu anladı. Ben onunla karşılıklı da oynamıştım. Aslında basketbolda hiç heyecanlanan insan olmamıştım ama ona karşı ciddi şekilde heyecanlanmıştım. Sonuçta geçmişten bu yana takip edip hayranı olduğunuz bir isimle karşı karşıyasınız. Hatta rahmetli Dodo (Doğan Hakyemez) maçı izliyordu ve Jordan ile birbirimizi savunduğumuz anları fotoğraflamıştı. Hayatım boyunca unutamayacağım anlardan bir tanesiydi.
2001’de mi yoksa 2010’da mı finale gelmek daha zordu?
2010 diyebilirim. 2001 gelmiş geçmiş en iyi kadro olabilir. O kadrodaki her oyuncu 2000’den bu yana çok büyük başarılar elde etti. Benim ve Mehmet’in NBA’deki başarılarımız, Mirsad ve İbrahim’in Avrupa’da başardıkları, Kerem ile Hüseyin’in hem Avrupa hem Türkiye, Ömer Onan’ın Türkiye’de elde ettikleri, Haluk Yıldırım, Orhun ve Harun abilerin, Kaya Peker’in, Asım Pars’ın uzun süre Türk Basketbolu’na kattıklarını düşünün. Basketbolun bu noktasına gelmesinde çok büyük rol üstlenmiş insan topluluğu diyebiliriz. Başımızda da Aydın Örs gibi bir usta vardı. 2010 daha genç bir kadroydu. Belki kimsenin final beklentisi yoktu belki ama 2001’deki kadrodan bekleniyordu… 2010’da da inanılmaz bir performans sergilemiştik finale kadar. Finalde de yener miydik, yenilir miydik bilmiyorum ama bir gün dinlenme şansımız olsa çok daha farklı bir final oynardık diye düşünüyorum. Sırbistan maçında Kerem’in tarihi turnikesi ardından Semih’in parmaklarının ucuyla yaptığı blok… O maçın ardından salondan çıkışımız ve normalde sadece 5 dakikalık otel yolunu 2 saatte geçmemiz, otel lobisinde yine kalabalık bir grup tarafından karşılanmamız ve uyumak için odalara geçişimizin saat 5’i bulması. Adrenalin nedeniyle kimsenin doğru dürüst uyuyamaması… Hatta ben tek tek tüm takımı arayıp artık yatmamız lazım, final oynayacağız demiştim sabahın 5’inde… Öyle olunca tabii ki bu da finale yansıdı.
O zaman sizin son 20 yılın en iyi kadrosu seçiminizde de 2001 kadrosu daha öne çıkacak gibi…
Kesinlikle öyle. Guard pozisyonunda Kerem Tunçeri son 20 yıla damga vurmuştu. 2001’de de Orhun abi sakatlandıktan sonra sorumluluk almıştı. 2 numarada Harun abiyi de söylesek, İbo’yu da söylesek hata yapmamış oluruz. 4-5 pozisyonlarında Mirsad, Mehmet, Hüseyin çok büyük işler yapmışlardı. Bir de ilkleri başaran takımdı o. Zaten onun için de halk tarafından daha farklı bir yene konmuştu o takım ve aradan 20 yıl geçse de hala herkesin konuştuğu takım olarak gündemde kalıyor.
Enerjiniz de müthişti ama… Hırvatistan maçında Mirsad’ın rakip benchin önüne giderek söylediklerinin ardından sizin cengaver gibi ortaya atlamanız da aklımızda…
Ya zaten başımıza ne geldiyse Mirsad’ın yüzünden geldi… Mirsad’ın olduğu her yerde biz bunları hep yaşıyoruz… Gerginlik olmadan biten maçımız yoktu. Ama onun enerjisine gerçekten hayrandım. Her zaman kazanmak isteyen, hep takımı ateşleyen bir isim oldu. Türk Basketbolu’nun en iyi 4 numarasıydı bence. Birlikte çok iş başarmıştık. Tabii ki öyle gerginlik olunca da kardeşimi yalnız bırakamazdım, o nereye biz oraya…
Milliyet