Tanıl Bora’nın kaleme aldığı ‘Ankara Rüzgarı: Gençlerbirliği Tarihi’ kitabının hem 2003 hem de 2019 baskılarını büyük bir keyifle okudum. Satırlar ortasında Gençlerbirliği’nin düşünceli bir anda aldığı flaş bir sonuç için sarf edilen, “Ne de olsa Gençlerbirliği” kelamı çok dikkatimi çekmişti.
Tanıl Bora’nın ne demek istediğini Gençlerbirliği-Alanyaspor maçını izlerken çok iyi anladım. Hatta kaleci Nordfeldt’in 90+5’de kurtardığı penaltı sonrası eminim Tanıl Bora da birebir kelamı tekrar etmiştir. Aslında bu kelamın manasını 3. haftada Beşiktaş deplasmanında 1-0 kazanırlarken de hissetmiştim. O gün nasıl periyodun teknik yöneticisi Mert Nobre’nin akıllı savunma taktiği ve kenardaki gücü övüldüyse bugün de birebir halde hakkı verilmeli. Mustafa Kaplan’ın emeği, Alanyaspor’a karşı 4-5-1’e yakın kurduğu sistemi ve kenardaki liderliği elbette takdir edilmeli. Lakin bu galibiyette 3 hafta evvel yolların ayrıldığı Mert Nobre’nin hissesi da katiyen ziyadesiyle var. Nobre’nin kurduğu dinamizm, bilhassa ön alan presi niyeti Eryaman’da dün alana açıkça sunulmuştu. Ama övülmesi gereken temel adam: kaleci Kristoffer Nordfeldt..
İsveçli eldiven, 2000-01 döneminde Gençlerbirliği’ne Türkiye Kupası’nı kazandıran Patrick Nys ve 2003-04 döneminde UEFA Kupası’nda tarih yazan Alkaralar’ın kalecisi Damir Botanjic üzereydi.
Alanyaspor; Sergen Yalçın, Erol Bulut ve Çağdaş Atan idarelerinde daima adım adım ilerleyen ve çok iyi işleyen bir sistem kadrosu… Ligimizin şampiyonlarında her vakit uyumlu bir tandem ve başarılı bir kaleci vardı. Akdeniz takımında de Caulker-Tzavellas tandemi ile başarılı eldiven Marafona bu tanıma çok uyuyor. Adım adım ulaşılan bu sezonki tepe yarışında elbette kayıplar olacak, hele ki 40 haftalı bir ligde namağlup yürümek de oldukça sıkıntı…
İşte bu noktada bir kırılma anı yaşayacaklar. Art geriye oynanacak Göztepe ve Beşiktaş maçları öncesi Çağdaş Atan’ın kırmızı kartla kadrosunu yalnız bırakacak olması bu kırılma noktasına yaklaşılırken iyi bir işaret vermedi.
Çağdaş Atan futbol mesleği için 2008-09 döneminde Trabzonspor’da oynarken Ersun Yanal’la çalışmasının kendisi için olumlu istikamette ‘kırılma anı’ olduğunu belirtmişti. Genç teknik adama, İstanbul dışından bir ekiple tepe çabası verecekse, “Ankara Rüzgarı: Gençlerbirliği Tarihi” kitabında Ersun Yanal’lı Gençlerbirliği’nin 2002-2004 ortasında nasıl tepe ve Avrupa çabası verdiğini okumasını özellikle öneririm.
Milliyet
