ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Galatasaray Teknik Yöneticisi Fatih Terim geçen hafta, “Adalet arıyorum” diye tweet attı. Daha çok ararsın Öğretmenim… Bu memlekette futbolun adaleti hiç olmadı. Bu memlekette futbolun adaleti hiç eşit tartmadı. Bu memlekette futbolun adaleti, “Zamanın ruhuna göre” karar değiştirdi, kılık değiştirdi, taraf değiştirdi. Bu devlet futbolunda yalnızca güçlünün adaleti oldu. Adaletin gücü hiç olmadı.
Kabul edelim ki, güçlünün adaleti artık Galatasaray’dan, Fenerbahçe’den, velev Beşiktaş’tan yana değil… Yıllarca güçlünün yanında olan futbolun adaleti artık adres değiştirdi. Açık konuşalım, devrinde üç büyüklerden yana esen futbolun adaleti artık diğer mahallelerde, gayrı semtlerde, diğer kentlerde, farklı adreslerde dolaşıyor.
Meydanda adil oyun olsun istedik, yıllarca hakemler müsaade vermedi. TFF idarelerinden ve heyetlerinden adil kararlar bekledik, devranın ruhu, devranın koşulları, hatır-gönülle kurulmuş idareler bunu beceremedi, becermeye cüret edemedi.
Bu memleket futbolu, üstüne düşen gölgelerden kurtulmazsa, adaletin güneşini asla yakalayamaz. Alacakaranlıkta, el yordamıyla, günün ve devrin koşullarına nazaran adalet dağıtmaya çalışırsan, lakin bu kadar olur…
Özgür bir federasyon yöneticisi olmadan, TFF konseyleri futbol adamlarından oluşmadan, konseylerdeki, “memleket-menfaat-ticaret-siyaset” dörtgeni kırılmadan, iyi insan, tarafsızlık ve vicdan hâkim olmadan, bu devlette asla futbolun adaleti olmaz, yalnızca güçlünün adaleti olur. Bugün bana, yarın sana çalışan güçlünün adaleti…
Bugün futbol seyircisi, velev futbolun aktörleri, “Adil bir ortam” olduğuna inanmıyorlar. Eğri cetvelden sahih çıkmayacağını düşünüyorlar. Şayet bir TFF idaresi, verdiği ya da vermediği kararlarla futbol dünyasını “adalete inanmaz” bir noktaya getiriyorsa, o idare halkın gözünde mahkum olmuş demektir.
Halkın gözünde, halkın vicdanında, “mahkum” değil, “masum” olan TFF idarelerine ve heyetlerine gereksinim var. Onu da bir türlü bulamıyoruz, kuramıyoruz. O vakit futbolda “Adaletin gücü” değil, “Güçlünün adaleti” hükümran oluyor. Halbuki atasözünün dediği üzere; “Bırakın adalet mahallini bulsun, isterse kıyamet kopsun.” Bunu yapamıyoruz, yapmak istemiyoruz. Sonrası isyan…
Hürmetler Trabzonspor’a
Kaleci Uğurcan’ından, savunmada birinci sefer bir arada oynayan geri dörtlüsüne, oyunu ilmek ilmek işleyen orta alanına, her vurduğu gol olan Sörloth’una kadar… Bu ekip İstanbul’un üç büyüklerine galibiyeti unutturuyorsa hürmet duyulur, tebrik edilir.
– Kaleci Uğurcan, doksan dakikada mekana yatmadan maçı tamamlıyorsa…
– Geri dörtlüde üç isim Kamil Ahmet, Hüseyin ve Da Costa birinci sefer birlikte oynamalarına karşın sırıtmıyorsa…
– Sağ bek Pereira’nın yokluğunda Kamil Ahmet daha iyi oynuyorsa…
– Sol bek Novak bir karış uzunluğuyla baş golü atıyorsa…
– Abdülkadir Brothers, orta ortamda halı örer üzere çalışıyorsa…
– Sosa üzere hem oynayan, hem oynatan bir kaptanı bulunuyorsa…
– Sörloth’un her vurduğu gol oluyorsa…
– İki sakat Ekuban ile Nwakaeme beklenenden evvel dönüyorsa…
– İstanbul’un üç büyüklerine galibiyeti unutturuyorsa…
Bu Trabzonspor’a hürmet duyular, takdir edilir, tebrik edilir.
Kimi satacaksınız kimi alacaksınız?
Galatasaray, teklif gelen hangi futbolcu varsa satacakmış. Galatasaraylı oyunculara teklif gelir de, futbolcular bu maaşları farklı kulüplerde bulmayacakları için masraflar mi?
Haydi, iyi maaş buldular , gittiler diyelim. Konumlarına kimi bulacaksınız, bu ekonomik külfette kimi hangi parayla alacaksınız? O denli bir durum ki, satsan satılmıyor, alsan alınmıyor.
Galatasaray ligi üçüncü bitirir mi?
Galatasaray’ın, şayet Trabzonspor’un UEFA cezası onanırsa, ligi üçüncü bitirip Şampiyonlar Ligi’ne gitme mümkünlüğü hala var. Lakin bu oyunla, bu takım ile bunu becerebilir mi, pek emin değilim. Örneğin 31. hafta Alanyaspor deplasmanı… Kazanıp geliriz diyen kaç Galatasaraylı var? Ekip tam istim üstündeyken ortaya çıkan bu pandemi devri neredeyse Galatasaray’da kitlesel imha yaptı.
Nokta… Nokta…
– Gözden uzak maçlardaki, alın terini, emeğini ortaya koyan, kadrosunu galibiyete taşıyanları görmek lazım… Örneğin Denizli-Gaziantep maçında, Gaziantepsporlu Kenan Özer korkunç oynadı. Ele avuca sığmadı. Hakkını teslim edelim.
– Alanyaspor’un deplasmanda dört gol attığı Ankaragücü maçında ekibin kahramanı golcüler değil, penaltı dahil birçok kurtarışa imza atan kaleci Marafona idi.
– Haklı olarak 21 gollü Trabzonsporlu Sörloth’u öne çıkarıyoruz. Alanyasporlu 20 gollü santrforu Cisse’yi de unutmayalım.
– Bir Alanyasporlu daha… Orta sahanın dimağı; Bakasetas… Ligde öteki 8 gollü orta saha oyuncusu var mı, hatırlamıyorum.
– Beşiktaş’ın Alanyaspor’un sol beki N’Skala ile anlaştığı söyleniyor. N’Skala son Ankaragücü maçında birinci iki golün asistini yaptı.
Vicdan var mı?
Malatyaspor Kulübü, Fenerbahçe maçında çok açık olarak görülen ve haksız biçimde 2. sarıdan oyundan atılan Gökhan Töre için, erteleme kararı istedi lakin reddedildi. Nazaran göre, herkesin kabul ettiği bir hakem cürmü var ortada… Buna karşın, “Ret”… Talimatları öne sürüyorlar, yönetmeliklerden hususlar sıralıyorlar, lakin en büyük adaletin vicdan olduğunu unutuyorlar. O adalet, o vicdan TFF’de var mı derseniz, maatteessüf yok.
Maatteessüf gerçek
Fenerbahçe Lideri Ali Koç, Habertürk TV’deki şahsi röportajında kıymetli şeyler söyledi. Kendilerini de eleştirdi, “futbol düzeni”ni de…
Ali Koç dedi ki: “Futbol sistemi, çürümüş, kokuşmuş.” Söyledikleri hakikat mu? Maatteessüf akıllıca…
Ali Koç dedi ki: “Futbol ile siyaset münasebetleri iki tarafa da zarar veriyor.” Söyledikleri akıllıca mu: Maatteessüf gerçek…
Dedikodu çarkları
Bu yazı TFF toplantısından evvel yazıldı. Ne karar aldılar ya da alacaklar bilmiyorum. Futbolda 2. ve üçüncü lig oynanmayacaktı ve küme birincileri bir üst lige çıkacaktı. Statü gereği kümelerde 2-5 arası kadrolar play-off maçları oynuyor ve bir grup daha üst lige çıkıyor. Ancak artık dedikodu çarkları feci dönüyor. Diyorlar ki, çok büyük siyasi presler var, play-off maçlar oynanmayacak ve küme ikincilerini direkt bir üst lige çıkarılacak. Umarım TFF bu basınçlara teslim olmaz ve söylentileri, argümanları boşa çıkartır.
Kayseri dersini iyi çalışmış
Milliyet’te Attila Gökçe, Beşiktaş için “İyi oynayarak kaybetti” diye yazmış. Bu görüşe kesin katılıyorum. Yalnızca birinci yarıda Kayserispor kalecisi Lung’un 4 mutlak tehlikeyi kurtardığını unutmayalım.
2. yarıda da iki genç evvel Rıdvan, sonra kaleci Ersin’in kusurları gelince, ağırlığa ve iyi oyuna karşın yenilgi kaçınılmaz oldu. Ancaak… Şunu da görmeliyiz. Beşiktaş savunması her uzun topu ardına kaçırdı. Kayserispor dersini çok iyi çalışmış olmalı ki, atağa çıkarken, o uzun topları daima Beşiktaş savunmasının gerisine attı.
Sonuçta; Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi yolunda ağır darbe yedi. Kayserispor kurtulma yolunda çok kıymetli aralık aldı.
Bu türlü fikstür düşman başına
Kayserispor çok uzun müddet futbol dünyasında, “Banko düşecek takım” diye göründü. Fakat devre arasında yöneticisinden, takımına kadar yenilenen kulüp anlayışı ve takım yapısı bir mucizeyi gerçekleştirerek tehlike ortamının dışına çıktı.
Buna karşın Kayserispor’un son iki maçı, iki şampiyon adayıyla… Evvel Başakşehir ile İstanbul’da, sonra Trabzonspor ile Kayseri’de… Bu türlü fikstür düşman başına…
Nadir olsa da çok hoş
Malatyaspor tehlike ortamında, düşünceler içinde… Bu türlü bir ortamda kendi meydanında Gençlerbirliği ile berabere kaldı ve çok değerli iki puanı yitirdi. Maç sonrası Malatya’nın Öğretmeni Hikmet Karaman’ın kelamları ders üzereydi: “Geçen hafta hakemin haksızlığına uğradık fakat bugün Gençlerbirliği’ni yenemedik diye hakemi mi kötüleyeceğiz? Allah’ı var, adam maçı iyi yönetti.”
Çok nadir olsa da ne hoş: Bir öğretmen, kaybettiği puanların hesabını ve faturasını hakeme kesmedi. Ey öğretmenler, ey başkanlar, duyun bu sesi…
Konyaspor bir mucize yaratır mı?
Konyaspor 30 puanla ve averajla tehlike ortamının derhal üstünde… Ama maçlar oynanmadan muayyen olmasa bile fikstürü felaket. 32. haftada: Başakşehir ile Konya’da…
33. haftada: Trabzonspor’la deplasmanda…
34. haftada: Alanyaspor’la Konya’da…
Son üç haftada iki maç iki şampiyon adayıyla, son maç Avrupa kupasına gitmeyi zorlayan Alanya ile…
Konya’nın ligde kalabilmek ismine silkinmesi, kendine gelmesi ve bir mucize yaratması gerekiyor.
İki munfasıl Mert Hakan!
Mert Hakan, Üstün Lig’in birinci yarısındaki üzere oynayacaksa; Fenerbahçe yaşadı.
Mert Hakan, Üstün Lig’in 2. yarsındaki üzere oynayacaksa; Fenerbahçe yandı.
Palabıyık iyi hakem de!
Hakem Ali Palabıyık, Başakşehir-Galatasaray maçında üç Başakşehirli futbolcuya gösterdiği kartlarla cezalı duruma düşürdü. Haklı olduğu da vardı, önemli mealde haksız olduğu da…
Hakem Ali Palabıyık, Galatasaray – Trabzonspor maçında, Cüneyt Çakır’ın aut verdiği konumda, kendisini VAR’a çağırttı ve autu penaltıya çevirtip büyük bir yanlışa imza attı.
Ali Palabıyık iyi hakem de (!)…
Haydi TFF
TFF yeni düzenlemede alt yapıdan yetişen bir oyuncunun takımda bulunmasını kaide koşuyor. Bu unsur kesinlikle, “Alt yapıdan yetişen bir futbolcu birinci on birde olacak” diye düzenlenmeli… Maç takımında olmalı derseniz, yalandan alırlar oynatmazlar. Birinci on bir derseniz inanmasalar bile, mecburiyetten oynatırlar… Haydi TFF, yap bunu…
En iyiler
– Hasan Hüseyin, Sapunaru, Campanharo (Kayseri)
– Abdulkadir Parmak, Sosa (Trabzonspor)
– Ferdi Kadıoğlu (F.Bahçe)
– Kenan Özer (G.Antep)
– Bakasetas (Alanyaspor)
– Demba Ba, Clichy (Başakşehir)
1 numaralar
– Beşiktaş önünde Kayserili Lung…
– Göztepe önünde F.Bahçeli Altay…
– A. Gücü önünde Alanyalı Marafona…
– Kasımpaşa önünde Sivaslı Samassa…
Milliyet