Beslenme ve Diyetetik Kısım Lideri Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, virüsün havuzdan ve denizden bulaşmadığını teyit ederek, “Bu hususta denize ve havuza girmenin mesele oluşturmadığını tabir edebiliriz, gelgelelim bilhassa havuzlarda kimi tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirler de havuz suyundan bulaştığı için değil, şezlonglar, tırabzanlar, kullanılan materyaller, soyunma odaları ve bu odalardaki gereçlerin arilik ve dezenfeksiyonu, tabi ki de kişilerle olan aralığımızın korunmasıdır” dedi.
Havuz suyu dezenfekte edilmeli
Bu hususlara dikkat edildiği takdirde bir sorun olmayacağını söz eden Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, “Denizler daha avantajlı. Deniz suyunun tuzlu olması ve sahillerin daha açık ve geniş yerler olmasından ötürü virüs bakımından daha inançlı olduğunu söyleyebiliriz. Ama yeniden de birtakım tedbirler almamız gerek. Havuzlarda Covid-19 savaşı ve alınacak tedbirler ile ilgili sorumlu bir vazifeli olmalı ve bu hizmetlinin husus ile alakalı eğitim almış olması gereklidir. Havuz suyunun da dezenfekte edilmiş olması gerekiyor. Bütün yüzme havuzları; tatil noktaları, siteler ve kişisel havuzlarda belli başlı aralıklarla kimyasal dezenfektan unsurlarla dezenfekte edilmektedir. Bu sürecin daha dikkatli ve aksatılmadan periyodik yapılması gerekir. Dezenfeksiyonda doz çok değerli olup virüsü ve vesair bakterileri yok etmek isterken kimyasalların sıhhatimizi bozabileceğini de unutmayalım.” diye konuştu.
Şezlonglar arasında bir buçuk metre uzaklık olmalı
Dr. Muhsin Öztürk ayrıyeten sahil ve havuz kenarında kullanılan ekipmanların tekrar dezenfektanlarla yüzeylere zarar vermeyecek formda temizlenmesi gerektiğini belirterek, “Artı olarak aralık çok kıymetli. Şezlonglar hiç olmazsa bir buçuk metre aralıklarla düzenlenmeli ve gelen kimselere de gerek yazılı, gerek laflı olarak aralıkları muhafazaları ve maske kullanmaları konusunda da ikazlar yapılmalı. Turistik tesislerde müşteri kaçmasın niyetiyle bazen bu ihtarlar ihmal ediliyor lakin sıhhatimiz çok daha önemli” biçiminde konuştu.
Güneş bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir
Havuz kenarında yemek ve içecek tüketme noktasında tavsiyelerini aktaran başkaca tatilin ve güneşin bağışıklık sistemimize yararlı olacağını da belirten Öztürk, “Kullandığımız yiyecek ambalajlarının saf olması, sabunla yıkanması ehliyetli olur. Sonuçta yiyeceklerden virüsün geçmediğini biliyoruz. Bunun yanı sıra Konuttan dışarı çıkarak tatile gitmenin ve güneş ışınlarıyla muhatap olmak bağışıklığımızı güçlendirir, mikroorganizmalar da makul orantıda azalacaktır. Güneş ışınları vücudumuzda D vitamini sentezlenmesini sağlar. D vitaminin vücudumuzda ehliyetli seviyede olmasının da bağışıklık sistemimizin güçlü olmasında çok kıymetli eği vardır. Güneş ışınlarının ve tatilin de bu türlü bir dolaylı tesirinin olacağını tabir edebiliriz” açıklamasında bulundu.
Şekerli ve yağlı besinler alanına meyve tüketmeliyiz
Uzaklığın her ortamda kıymetli olduğuna tekrar vurgulayarak tatilde de yeme içme alışkanlıklarımıza dikkat etmemiz noktasında ihtarlarda bulunan Öztürk son olarak da, “Denizde, konutta dinlenirken, yemekte kısaca her mekanda fiziki ve toplumsal aranın koruma ediliyor olması lazım. Ara, maske ve hijyenden oluşan üç değerli kuralı hassasiyetle pratiğimiz gerekir. Bunun yanı sıra ellerimizi yalnızca su ile değil, sabunla sık sık tarzına makul 20 saniye yıkamalıyız. Aksi halde elimizi ıslatmakla yetinirsek virüsün yayılmasına bile sebep olabiliriz. Beslenmemize, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye tatilde de dikkat edilmesi gerekiyor. Şekerli ve yağlı azıklar noktasına bol zerzevat ve meyve tüketmek gerekiyor. Yüzme ve egzersizle de bağışıklığı güçlendirme noktasında uğraşa devam edeceğiz” dedi.
Milliyet