ALP USTAOĞLU
Roland Garros’ta sürpriz sonuçlar, beklenmeyen çekilme kararları birçok tenisçinin önünü açtı. Son 16 çeşidinde üç İtalyan raket vardı. Ayrıyeten erkeklerde çeyrek finalde Tsitsipas ve Medvedev eşleşti, öbür taraftan da Zverev’in geleceğini düşünürsek ‘yeni büyük üçlüden’ birisinin finalde olması da kesin üzere
Fransa Açık Tenis Turnuvası’nda günler geçtikçe heyecan gitgide artıyor. Roland Garros’ta bu sene dikkat çeken hususlardan biri de erkeklerde İtalyan tenisçilerin performansı.
Yeterli bir kuşak yakalayan İtalyanlar bunun meyvelerini toplamaya başladı. Son 16 cinsinde üç İtalyan tenisçi vardı fakat arttan gelenlere baktığımızda da gelecekte daha fazla İtalyan tesiri görebileceğimizi düşünüyorum. Erkeklerde çeyrek finalde Tsitsipas ve Medvedev eşleşti, öbür taraftan da muhtemelen Zverev’in geleceğini düşünürsek ‘yeni büyük üçlüden’ birisinin finalde olması kesin üzere. Tablonun üst tarafında ise yarı final ve sonrası için Djokovic, Nadal ve sert İtalyan oyuncu Berrettini ortasında sıkı bir uğraş olacak üzere görünüyor.
Yeni başlıyor
Paris’e favori olarak gelmenin çok güç olduğu 2021 Roland Garros’ta bir defa daha ispatlandı, hatta bayanlarda bunun çok ötesine geçti. Bayanlarda daha final haftası gelmeden Maria Sakkari, Iga Swiatek ve Sofia Kenin dışında dünya sıralamasında birinci 20’den oyuncu kalmadı. Hasebiyle bu sene Paris’te sürpriz bir şampiyon görme ihtimalimiz yüksek.
Şimdiden Tamara Zidansek ve Paula Badosa üzere iki sürpriz isim çeyrek finale yükseldi. Bu tıpta birbirleri ile oynayacak bu oyunculardan birisi yarı final görecek. Öteki tarafta Elena Rybakina Serena Williams’ı, Anastasia Pavlyuchenkova da eski dünya 1 numarası Azarenka’yı eleyerek son 8’e kaldı.
Bu dörtlü tabloda birebir tarafta münasebetiyle bunlardan birisi final oynayacak. Üst tarafta ise aslında iyi bir çiftler oyuncusu olan Barbora Krejcikova Sloane Stephens’ı; Coco Gauff’ta Ons Jabeur’u yenerek çeyrek finale yükseldiler. Tablonun bu tarafında daha Swiatek, Kenin ve Sakkari’nin de olduğunu düşünürsek Roland Garros bayanlarda bu hafta tekrar başlıyor diyebiliriz.
Farklı ve renkli karakterler
Genel manada spor dünyasında ‘temiz çocuklar’ çağındayız. Bu tezin küresel olarak sembolizmalarından biri futboldaki Messi ve Maradona karşılaştırması.
Bugünün kahramanı Messi muvaffakiyetleri ile bir arada saha içinde işini yapan, saha dışında da uyumlu bir aile reisi profili sergiliyor. Maradona da muazzam yeteneklerine karşın renkli bir karakterdi. Teniste de yeni jenerasyon oyuncu profilleri benzeri çizgide gidiyor. Dünya üzerindeki en değerli 2-3 lisanı konuşabilen, oyunu, giyimi, aile yaşantısı ve genel imgesi ile kusursuz bir profil sergileyen Federer üzere oyuncuların devrindeyiz.
Erkeklerde ve bayanlarda arttan gelen genç oyuncular artık benzeri bir disiplin içinde yetişiyor, onlar da küçük yaşlardan bu yana izledikleri ve öykündükleri kahramanlar üzere olmak istiyorlar. Bir sporda oyuncu kümesinin yüksek profilli atletlerden oluşması aslında daima hedeflenen bir düzey. Lakin buradaki tehlike; daima olarak ‘birbirine benzeyen’ oyuncular ürettiğiniz vakit ilerleyen devirlerde bu sporun içindeki heyecanın bir kısmını kaybetmiş olmanız kaçınılmaz olacaktır. İçimizdeki bir şeyleri canlı tutabilmek ismine kümenin içinde ‘yıkanmak istemeyen çocuklara’ gereksinimimiz var.
‘Birbirine benzeyen oyuncular’ tenisin geleceği için en büyük tehlike. Bu yüzden farklı karakterlere gereksinim var. Bu muhtaçlık önümüzdeki yıllarda bilhassa Z ve sonrası jenerasyonları düşündüğümüzde daha da kıymet kazanacak. Bu yüzden farklı bahislerde halini koymaktan çekinmeyen Naomi Osaka, Roland Garros öncesi ‘toprakta pislik içinde debelenmekten nefret ediyorum’ diyerek Fransızları çılgına çeviren Daniil Medvedev, kortta ‘burada ne işimiz var’ gibisinden dolaşan çılgın İtalyan Fabio Fognini üzere oyuncuların varlığı kıymetli.
Federer ve Williams’ın vedası
Roland Garros’ta pazar günü iki efsanenin vedası vardı.
Evvel cumartesi günü Alman Koepfer ile akşam seansında gece yarısına kadar kırıcı bir maç oynayan Federer aslında basın toplantısında ayrılığın sinyallerini vermişti. Sonraki gün de takımı ile görüştüğünü ve Wimbledon’a daha sağlıklı gidebilmek için turnuvadan çekilmenin en mantıklı seçenek olduğunu belirterek Roland Garros’a veda etti. Natürel ki Federer mutsuz olmayacaktır, sonuçta Paris’e kendini denemek için gelen İsviçreli oyuncu kazandığı üç maçtan ötürü istediğini ziyadesiyle almış durumda.
Asıl gayesi Wimbledon olan Serena Williams ise 21 yaşındaki Kazak yıldız Elena Rybakina’ya yenilerek turnuva dışı kaldı. Fakat Serena da Federer üzere oynadığı maçlarda rastgele bir sakatlık yaşamadan Wimbledon’a gideceği için istediğini üzere almış görünüyor. Aslında maçtan sonraki basın toplantısında da ABD’li raket olumlu ve müspet bir ruh hali içindeydi. Sonuçta 40’lı yaşların hududunda olan Federer ve Williams artık bu saatten sonra Roland Garros üzere yıpratıcı bir turnuvada kendilerini zorlayıp sakatlık riskine girmek yerine daha iyi oldukları çim ve sert yerlere kendilerini saklamayı uygun buluyorlar.
Milliyet