Bahçeli açıklamasında şu sözlere yer verildi;
Gönülleri birleşenler için aralıkların kararı yoktur. Lakin bir milletin farklı coğrafyaları yurt tutmuş evlatları için hasretin yükü elbette çoktur. Uzağı yakın eden mefkurelerdir, mümkünü mümkün kılan irade ve inanç gücü de vicdanların şifresi çözülmüş künhünde batındır.
Türk milleti; mukadderatı bir, ıstırabı bir, kararı bir, kalbi birlikte çarpan beşeri ve maşeri asaletin timsalidir. Türklüğün mukadderat gerçeğine sonlar çizilemez, muvaffakiyet gayesine pürüz çıkarılamaz, mutlak varlığına kara çalınamaz. Türk beklenendir, özlenendir, övülendir.
Bugün dünya üzerinde 34 farklı ülkede 78 başka şehitliğimiz vardır. Kıtalardan bir sedayla taşan ayak izlerimiz, yerkürenin her köşesine bir sevdayla tutunan anılarımız vardır. Karabağ’a bakınca gördüğümüz yurttur, Kerkük’ten Kıbrıs’a varıncaya kadar duruş Türk bakışıdır.
Karabağ’ın yüzde 70’inin Ermenistan işgalinden kurtarılması bir Türk zaferidir. Gerçekten bu zafer bekanın, birliğin, dayanışmanın, kardeşliğin meşalesidir. Karabağ Türk’tür, Azerbaycan’dır, işgal emelleri zillettir, rezalettir, düşmanlıktır ve tarihi hakikatlere hıyanettir.
Terörist Ermenistan’ın başı 44 gün içinde hamd olsun ezilmiştir. 2 bin 783 şehidimiz bağımsızlık onuru için sere serpe toprağa düşmüştür. Vatana musallat olanların akıbetleri acıklı olmuştur. İnşallah Karabağ’ın tamamı günü geldiğinde sahibine geçecek, hak yerini bulacaktır.
1918’de Nuri Paşa komutasında Gence’ye gelen Türk ordusunu gören çocuklar demişti ki: “Salon gelir yan gelir, Genceli’ye şan verir, Gence’nin civanları Bakü diye can verir.” Karabağ’a can verilmiş, kan verilmiş, ağır mağlubiyetin utancı Ermenistan’ın alnına kazınmıştır.
10 Aralık 2020 tarihinde, Bakü’nün Azatlık Meydanı’nda zaferin görkemli kutlamaları yapılmış, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte Azerbaycan Cumhurbaşkanı bu kutlamalardaki yerlerini almışlardır. Dünyaya Türk milletinin bildirisi kararlılıkla ve kahramanca verilmiştir.
Ermenistan yeniden yapacağını yapmış, ateşkesi ihlal ederek Dağlık Karabağ’daki Hadrut kentinde 4 Azerbaycan askerini şehit etmiştir. Ermenistan korkaktır, kalleştir, aşağıların da aşağısındadır. Bu vesileyle aziz şehitlerimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.
Coğrafyalarımızı ırmaklar ayırabilir, dağlar ayırabilir, zulüm ayırabilir, istilalar ayırabilir, yollar ayırabilir; ancak biz tıpkı deride tıpkı canız, bir tarafımız Türkiye oburu Azerbaycan’dır. Her ayrılık vuslatın muştusudur. Her kopuş bir öteki kucaklayışın habercisidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın okuduğu bir şiir bilhassa İran’da büyük bir rahatsızlık uyandırmıştır. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı mesnetsiz reaksiyon göstermiş, İran Meclis’inde vazife yapan 225 milletvekili de hazırlanan kınama mektubuna ortaklaşa imza atmışlardır.
Güneşi balçıkla sıvamak akıl karı mı? 1828 Türkmençayı Antlaşması’ndan beri var olan zorlama statükoyu kabul etmek Türklüğün vicdanında karşılık bulur mu? Aras’ı ayırmadılar mı? Umutları ayırmadılar mı? Bu kadar rahatsızlık duyulmasının izah ve tabiri nasıl yorumlanmalıdır?
Bir sefer de ben sesleniyorum: “Aras’ı ayırdılar, mil ilen doyurdular, men senden ayrılmazdım, sıkıntı ilen ayırdılar. Ay Laçın, can Laçın, men sene kurban Laçın” Bu şiirin neresi yanlış? Ermenistan’a alenen takviye verenler bize ne anlatıyorlar? Ortası ayırdılar, hatta kopardılar.
Merhum şairimiz Arif Nihat Asya bakınız ne diyordu: “Ağlayın, parmakları parıltı, sularından kınalı kızlarım; Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga’ya bakıp yıldızlarım, şu yakın suların, kolu neden bükülmez, Fırat niye, Dicle niye, Aras niye benden doğar, bana dökülmez?”
Haydi buyursunlar, bu şiire de reaksiyon göstersinler. Meraga’nın nerede olduğunu bilenler biliyor, bilmeyenler de bu suretle inşallah öğreniyor. Türk’ün Sünni’si, Şii’si olmaz, hakikaten Türk Türk’tür, diğer tasvire ve tefrike sığmaz. Türklüğe baraj koyulamaz, duvar örülemez.
Bilinsin ki, Ötüken’in stratejik aklı köreltilemez, kutlu maksatlarının üzeri çizilemez.
Geçmişte demiştim, yeniden diyorum: Yavuz ne kadar Türk ise Şah İsmail’de o kadar Türk’tür. İkisi de Türk büyük hünkârıdır. Cem de bizim semah da… Cami de bizim Cemevi de… Ankara ve Bakü neyse Horasan, Erdebil, İsfahan bizim gözümüzde odur. Türk, Türk’e hasım edilemez.
Birebir gerçekler hiç kuşkusuz Kürt kökenli kardeşlerim için de geçerlidir.
ABD’nin Suriye eski Özel Temsilcisi James Jeffrey bizi Kürt düşmanı göstermeye çalışmış. Çakal fermanını Bozkurt kararı yırtar. Ne Erbil, ne Washington, ne de Brüksel benim Kürt kökenli kardeşlerimizi sevdiğim kadar sevemez. Geçin bu zalim senaryoları, biz bize şükür yeteriz.
Milliyet