Beşiktaş formasıyla 2014-18 sezonları arasında ortaya koyduğu başarılı performansın ardından 23 milyon Euro karşılığında İngiltere Premier Lig ekibi Everton’ın yolunu tutan Cenk Tosun açıklamalarda bulundu. Ara transfer döneminde satın alma opsiyonlu kiralık olarak gittiği Crystal Palace’ta şanssız bir çapraz bağ sakatlığı yaşamasının ardından kulübü Everton’a dönmek zorunda kalan Milli yıldız, son durumunu, gelecek hedeflerini ve tabii ki Beşiktaş’la ilgili düşüncelerini anlattı.
‘Başkanım izin verin dedim’
“Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’yle benim aram her zaman iyiydi. Onu çok severim. O da beni çok seviyor. Benim Everton’a transferim, onun kulüpte İkinci Başkan olduğu döneme denk geldi. Benim transfer görüşmelerimi de o yapmıştı. Belki de o olmasaydı benim İngiltere’ye transferim gerçekleşmeyecekti. ‘Başkanım lütfen İngiltere’ye gidişime izin verin. En büyük hayalim Premier Lig. Lütfen engellemeyin’ demiştim. O da sağolsun anlayışla karşıladı. Hem kulübüme önemli bir bonservis geliri kazandırdım hem de hayallerimi gerçekleştirdim. Sakatlığımın ardından Ahmet Başkan beni aradı, güzel temennilerde bulundu. Onun iyi niyetine inanıyorum. Elinden geleni yapıyor. Umarım başarılı olur. Koronavirüs testinin pozitif çıkmasına üzüldüm. Başkan’la telefonla konuştuk. Kendisi çok güçlü bir adam. İnşallah en kısa sürede bu sorunu atlatır. Ek olarak başta Beşiktaş olmak üzere bu problemi yaşayan tüm takımlarımız ve vatandaşlarımıza geçmiş olsun.”
‘Sahalara dönme sürecim toplamda 7 ayı bulacak’
“Sakatlığımın ardından 2 ay geçti. Kendimi gün geçtikçe daha iyi hissediyorum. Sadece çapraz bağ değil, menisküs iç yan bağ operasyonu da geçirdim. Bundan dolayı sahalara geri dönme sürecim toplamda 7 ayı bulacak. Kendimi zorlamıyorum. Tamamen hazır ve fit olduğum zaman idmanlara başlayacağım. Önce Londra’da başladı tedavim. O zaman koronavirüs tam anlamıyla yükselişte değildi. 3 gün fizyoterapistle çalışıyordum. Durumlar sıkıntılı olunca evden çalışmaya geçtik. Fizyoterapistle görüntülü konuşup çalışmalarımı öyle yapıyorum. Londra’dan Liverpool’daki evime geçtim. Evimde havuzum var, yüzme idmanı yapıyorum. Kulüp tesislerimiz kapalı. Ne zaman açılacağını bilmiyoruz. Tesisler açıldığında tam anlamıyla tedavi görebileceğim.”
‘Sergen hocanın elinde bizimki gibi kadro yok’
“Bizim zamanımızdaki; Pepe’li, Aboubakar’lı, Talisca’lı, Adriano’lu kadro yok Sergen hocanın elinde. Maddi anlamda kulübün problem yaşadığı bir dönemde geldi. Onun işi daha zor. Ama Gaziantep’te, Alanyaspor’da ve Malatyaspor’da yaptıkları ortada. Ona inanıyorum ve güveniyorum”
“Sergen Yalçın hocanın Beşiktaş’ta başarılı olacağına inanıyorum. Süper Lig’in ortasında Beşiktaş’a geldi ama adaptasyon sorunu olmadı. Çünkü o zaten her zaman bu camianın bir parçasıydı. Takımın başına geçtikten sonra takıma çok iyi maçlar oynattığı zamanlar oldu. Bu sezon takım şampiyonluk yarışında geride kaldı ama gelecek dönem için umut vaat ediyor. Sergen hocaya inanıyorum ve güveniyorum. Bizim zamanımızdaki; Pepe’li, Aboubakar’lı, Talisca’lı, Adriano’lu kadro yok Sergen hocanın elinde. Maddi anlamda kulübün problem yaşadığı bir dönemde geldi. Onun işi daha zor. Ama Gaziantep’te, Alanyaspor’da ve Malatyaspor’da yaptıkları ortada. İnşallah Beşiktaş’ta da başarılı olacak.”
‘Quaresma’yla beraber yine oynamak isterim’
Ricardo Quaresma’nın bendeki yeri her zaman ayrıdır… Benim Beşiktaş’taki ikinci ve üçüncü sezonlarımda bana çok güzel goller attırmıştı. Kenardan ceza alanına gönderdiği ortaları çok seviyordum. Onunla çok iyi anlaşıyorduk. Şu anda hangi futbolcuyla tekrar beraber oynamak istersin deseler ben kesinlikle Ricardo’yu seçerdim.”
‘Şampiyona elemelerinde emeğim çoktu’
“Şenol Güneş hocamızla aramız çok iyi. Beni haftada bir en az arar. Sakatlığımdan önce de sonra da bu durum hiç değişmedi. Hatta sadece beni değil bütün Milli Takım oyuncularını arayıp durumlarını, ailelerinin hallerini hatırlarını soruyor. İlk sakatlık yaşadığım zaman EURO 2020’ye gidemeyeceğim için çok üzüldüm. Elemelerde tüm takım arkadaşlarımın emeği var. Benim de emeğim çoktu. Hâlâ gidip gidemeyeceğim belli değil ama inşallah gidebilirim. Şu anda bir şansım var. Umarım bu virüsün üstesinden geliriz ve sonrasında Avrupa Şampiyonası’nda ülkemizi gururla temsil ederiz.”
‘Önceliğim, Everton’da başarılı olmak’
Crystal Palace’ta sakatlık yaşamamın ardından Everton’daki hocamız Carlo Ancelotti beni aradı. Çok üzüldüğünü söyledi. En kısa sürede sağlığıma kavuşmam için temennilerde bulundu. Ben de kendisine teşekkür ettim. Everton’la 2 yıllık daha kontratım var. Burada forma şansı bulmak ve oynamak istiyorum. Kendimi tekrar göstermek istiyorum. Everton büyük ve köklü bir kulüp. Her sezon büyük transferler yapılıyor. Rekabet de yüksek. En büyük önceliğim sağlığıma kavuşup yüzde 100 hazır şekilde takımla idmanlara çıkmak. Ondan sonrasını tabii ki zaman belirleyecek. Forma şansı bulamazsam yine Avrupa Şampiyonası’ndan önce bir takıma kiralık olarak gidip kendimi gösterebilirim. Ancak önceliğim burada kalıp Everton’da başarılı olmak.”
‘Van Dijk açık ara zirvede’
Premier Lig’de en çok hoşuma giden futbolcu Kevin de Bruyne… Onlara karşı oynadığımızda beni çok etkiledi. En beğendiğim forvet konusunda Tottenham’lı Harry Kane ve yine Manchester City’li Kun Agüero arasında kalırım… Ama Agüero’yu seçerim. En iyi stoper konusunu tartışmaya bile gerek yok. Liverpool’lu Van Dijk’ı açık ara zirveye koyarım. Ona karşı derbide oynarken çok zorlanmıştım. Yanına da bizim gururumuz Leicester City’li Çağlar Söyüncü’yü eklerim. Premier Lig, futbolun vitrini. Henüz devam edip edilmeyeceğiyle ilgili olarak net bir gelişme yok.”
‘Zamanımı ailemle beraber geçiriyorum’
Karantina sürecinden beri evdeyim. Sadece Londra’dan Liverpool’a geldim. Evimde ailemle zaman geçiriyorum. Eve bir şey lazım olduğunda eşim Ece gidiyor. Burada hava 2-3 haftadır güzeldi. Evimizin bahçesinde çocuklarım ve eşimle zaman geçiriyoruz. Bu süreçte anne ve babamı görmeyi özledim. Takım arkadaşlarımı, idman yapmayı özledim. Arkadaşlarımla güzel bir restoranda yemek yemeyi özledim. Bu süreci bir ders gibi görüyorum. Ailemizle daha çok zaman geçirebiliyoruz. Benim 2 çocuğum var. İdmanlarım sonrasında bütün gün onlarla ilgileniyoruz. Akşam 8 gibi uyuyorlar. Sonrasında eşim Ece’ye, ‘Hadi birfilm aç izleyelim’ diyorum. Sonra akşam saat 10 gibi de biz uyuyoruz. Tüm zamanım böyle geçiyor.”
Milliyet