Kitabın birinci sayfasındaki hitap cümlesi çok şey anlatıyor: Beni yaşatan İpek’e, Beni(mle) yaşayan İnan’a…
Suna Kıraç, İnan Kıraç’la evliliğindeki memnunluğunu kitabında şöyle tanımlıyor: “İnan, hayatımdaki en hoş armağandı.”
Onların bu memnunluğunu ‘taçlandıran’ ise ‘İpek Kıraç’ oluyor. 15 yıllık evliliklerinde çocuk sahibi olamadıklarını anlatan Suna Kıraç, evlat bekleyen bir aile olarak; İpek’i gördükleri birinci an onu bağırlarına bastıklarını yazıyor.
İş bayanı olarak Suna Kıraç “‘Vehbi Koç Üniversitesi’nin tek öğrencisi” olarak tanımlanıyordu. Koç Holding’e çok kıymetli muvaffakiyetler getirip lider vekilliği vazifesine kadar yükselen Suna Kıraç, tüm bayanların da idolü oluyordu.
Türkiye iktisadına katkılarının akabinde Suna Kıraç için ‘eğitime adanmış bir ömür’ yaşama dileği ağır basıyor.
Türkiye’nin yaşadığı problemlerin kaynağını ‘eğitimde’ gören Suna Kıraç, iyi yetişmiş gençliğin ehemmiyetine dikkat çekiyordu. Evvel Koç Lisesi kapılarını açtı, Koç Üniversitesi ise Suna Kıraç’ın en büyük hayaliydi.
Suna Kıraç’ın ömrünün temel taşlarından biri ise sanattı. ‘İlk göz ağrısı’ olan Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ile Suna ve İnan Kıraç Müzesi; bu tutkunun temelini oluşturdu. 1995’te Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyasına kıymet görüldü.
Büyük bir gayret
Suna Kıraç uzun yıllar ‘ALS’ hastalığı ile çaba etti.
İnan Kıraç eşinin hayatını kolaylaştırmak için çok çabaladı. ‘Muslukları erkenden gevşetiyordum açabilmesi için’ diye bir anekdot da anlatıyordu.
Rahmi Koç, İnan Kıraç’ın Suna Kıraç’ın hayatını kolaylaştırmak için üstün eforlarını anlatırken ‘Altından heykeli dikilecek bir enişte’ diyordu.
2000 yılında hastalığın yeni bir evresi başladı. Kıraç artık makineye bağlı yaşayacaktı.
“Annemle her şeyi paylaşmaya başladım, tüm sıkıntılarımı, her şeyimi ona anlattım” diyen İpek Kıraç, Suna Kıraç ile gözleriyle konuşuyordu. Evet artık Suna Kıraç, gözleriyle anlatıyordu. İpek Kıraç eğitimini biyolojiye ayırdı. ALS’yi araştıran laboratuvarda çalıştı. “Anneme yardım edebileceğim tek yöndü” diyordu…
İnan Kıraç ve Suna Kıraç
Milliyet
