Işın Karaca’nın eski eşi Sedat Doğan’a cezaevi yolu göründüğü argüman edildi. Doğan’ın, Ali İhsan Haykır’ın kamera ve bilgisayarını çalma hatasından hakkında açılan dava geçtiğimiz gün sonuçlandı.
KAYIPLARA KARIŞTI
9 ay 15 gün mutlaklaşmış mahpus cezasına çarptırılan Doğan’ın, tüm toplumsal medya hesaplarını ve konutunu kapatıp, kayıplara karıştığı söyleniyor.
Polis her yerde Sedat Doğan’ı aramaya başladı. Işın Karaca’da kızının velayetini alıp, kendisini tehdit eden eski eşine uzaklaştırma kararı almıştı.
2013 YILINDA BOŞANDILAR
Işın Karaca, 2011 yılında Sedat Doğan ile nikah masasına oturmuş, birebir yıl kızları Mia dünyaya gelmişti. İkili, evliliklerini yürütemedi ve 2013 yılında resmi olarak boşandı.
Ortalarında Demet Akalın’ın da bulunduğu birçok ünlü ismi dolandırdığı sav edilen Sedat Doğan Brezilya’ya gitti. Doğan, yıllar sonra Sao Paulo’da yemek yediği restoranda kredi kartı hırsızlığı yaparken yakalandığı haberleriyle gündeme geldi. Gözaltına alındıktan sonra özgür bırakılan Sedat Doğan, birkaç gün sonra da laptop çalmak hatasıyla tutuklandı.
Ünlü popçunun, “Kızım babasının soyadını taşımasın” diyerek açtığı dava kabul edildi. 6 yaşındaki Mia’nın, ‘Doğan’ olan soyadı ‘Karaca’ olarak değiştirildi. Bu soy ismi 18 yaşına kadar sürecek olan Mia, reşit olunca kullanacağı soy ismi kendisi belirleyecek.
Işın Karaca, verdiği bir röportajda, “Mia 18 yaşına geldikten sonra babasıyla görüşüp görüşmemek onun kararı olacaktır. 18’ine gelene kadar karar yetkisi bende” tabirlerini kullanmıştı.
Doğan, Türkiye’ye gelmeden evvel Işın Karaca’yla evliliğinden olan kızı Mia’ya yine soy ismini vermek ve babalık haklarını geri alabilmek için dava açacağını söylemişti.
IŞIN’DAN SERT SÖZLER!
Bu durumun gerçekleşmemesi için uğraşacağını söyleyen Işın Karaca ise toplumsal medya hesabından, Türkiye’ye gelen Sedat Doğan için şu kelamları söylemişti;
“Bugüne dek daima susmayı tercih ettim lakin benim de bir sonum var! Bana ve öncelikle evladıma yönelik hareketler nedeniyle yanıt hakkımdan çok bilgi verme hakkımı kullanıyorum. Mia’nın biyolojik babası… Güya hiçbirimiz geçmişi bilmiyoruz, ülkemize güya bir kahramanmış üzere giriş yaptı ve gözaltına alındı. Doğal ki tabirini verip özgür kalabilir. Sonunda her vakit olduğu üzere büyük yargı kararını verir. Kısaca, basına ‘arkadaşım’ diye dün hava alanında tanıttığı beyefendi, bir polis memuru. Algılarınız karışmasın diye bunu yazıyorum. Bu şahıs 2 buçuk yıldır ülkemiz de yok. Pekala o yokken mı açtım ben bu davaları? Hayır. Bu davalar tam 6 yıldır devam ediyor. 6 yıldır bu şahsın, kızım ile bir alakası yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri, Mia’nın soy ismini neden mi değiştirdi; zira hiç bir kimse, annesi babası dahil, bir çocuğun haklarını ihlal edemez. Yüzünü yere düşüremez. Kimse bir çocuğun geleceğini karartamaz. Bunu ben değil, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları ve Mahkemeleri karar verdi. Ve hiçbir insan hukuktan üstün değildir!
Gel gelelim tüm gerçeklere… Şanlı Türk yargısı diyor ki; Ey ilgili şahıs, sen Mia Büyükkaraca ile ferdî bağlantı kuramazsın. Kızım ile alakalı, iyi dahi konuşamazsın, zira senin iyini kabul etmiyoruz. Senin iyi konuşamayacağın, çocukla ilgilenemeyeceğin, ona örnek bir birey olamayacağını, Mia’nın pedagojik gelişimin bozabileceğini daha evvelce tespit edilip, mahkemelerce onaylanmıştır. Mahkeme kararı sonrası değiştin mi? Hayır… Bir Aile Mahkemesi kararı mucibince, sen artık çocukla alakalı iyi ya da berbat konuşamazsın. Nerede mi konuşursun? Mahkemede, basına karşı değil. Aksi bir karar alınana kadar konuşamazsın. Nokta. Cezası hapislik…
Ferdî bağ sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer yahut anne baba bu yükümlülüklerine ters hareket eder yahut çocuk ile önemli olarak ilgilenmezlerse şahsî bağ kurma hakkı kendilerinden alınabilir. Tez dinlenen şahit beyanları Balıklı Rum Hastanesi’nden alınan rapor, mahkememizce alınan uzman raporu ve evraktaki tüm de kanıtların kıymetlendirilmesi sonucunda, davalının çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesine olumsuz örnek teşkil edecek yaşama biçimi benimsemediği, her ortamda uyuşturucu aldığı, Çocukla nizamlı şahsi alaka kuramadığı, çocuğu aldığında ilgilenmedi, çocuğunun güvenliğini tehlikeye soktu, anlaşıldığından yasal kaideler gerçekleşmiş olmakla davalının çocukla şahsi alakasının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Mahkemenin münasebeti budur.
Türk Ceza Kanunu’nda aile sistemine karşı cürümler ortasında nitelendirilen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali cürmünün, husus 233/3 teki tarifi, velayet hakları kaldırılmış olsa da ihtiyati sarhoşluk, uyuşturucu yahut uyarıcı unsurların kullanılması ya da onur kırıcı hal ve hareketlerinin sonucu maddi ve manevi itina noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sıhhatini ağır biçimde tehlikeye sokan ana yahut baba üç aydan bir yıla kadar mahpus cezası ile cezalandırılır. Bu da unutulmasın lütfen. Havalimanında bu şahsı karşılayan gazeteci arkadaşlarım, yeniden 8 yaşındaki bir temiz kızımın üzerinden magazin gündemi yaratmaya çalışmanıza yalnızca yazık diyebiliyorum. Lakin bilin ki biz, kıymetli avukatlarımla, buna da müsaade etmeyeceğiz.
Ben ulu Türk adaletine sığındım arkadaşlar. Herkes hakkını mahkemede arayacak. Toplumsal medyadan ve benim adımı kullanarak medyayı meşgul etmeyecek. Reklamın, benim adım geçtiği için olduğu hatırlanmalı. Kapı üzere bir hukuk takımım var. Sevgi dolu bir ailem. Değişmez dostlarım ve benim sevdiklerim tüm gerçekleri biliyor. Ancak artık sizin de bilmeniz gerektiğini düşündüm. Bugüne kadar verdiğim hukuk savaşın 10 katını, sevgili Avukatım Levent Karakoç ile birlikte vermeye devam ediyorum. Kanunlarımızın, çocuklarımız için son derece değerli yasa ve düzenlemeler var ve bunların hepsini sonuna kadar vazgeçmeden kullanacağım.”
Milliyet
